23 Ağustos 2016 Salı

MARMARİS (AKYAKA - KIZ KUMU - SELİMİYE - TURGUTKÖY)

Efes ve Şirince gezimizin ardından bugün ki hedefimiz Akyaka ve Marmaris'i keşfetmek. Sabah sıkı bir kahvaltıyla Selçuk'da ki Hitit Otel'den ayrılarak yola koyulduk. Yaklaşık 2 saat sonra Marmaris sınırlarındaki Akyaka'ya geldik. İlk olarak aracımızı park edip yürüyerek şehri keşfe çıktık. Genellikle 2-3 katlı yapıların bir çoğu otel pansiyon şeklindeydi. Yokuş aşağı inerek Akyaka'nın en güzel yeri olan Azmak nehrine ulaştık. Akyaka'da ne yapılır sorunusun en güzel cevabı sanırım Azmak nehrinde tura katılmak diye cevaplanır. 


Yaklaşık yarım saat süren tur kişi başı 10 TL'ye yapılıyor. Neyse ki tekne ile giderken Azmak nehrinin esen rüzgarı serin serin gitmemizi sağladı.


Önümüzde seyreden diğer tur tekneleri ile güzel manzaralar yakaladık. Yol boyunca Azmak nehri kenarında bulunan cafe ve restorantlar misafirlerini bekliyordu. 


Püfür püfür esen nehir boyunca insanlar serinlemek için nehre akın ediyordu. Bazı yerlerin yosunlu olması dışında nehrin içi aşırı derecede temizdi. Su altı çekimi için aldığım koruyucu kılıf yanımda olsaydı çok daha yakından çekim yapacaktım, fakat arabada unutmuşum.


Dolu dolu gezdiğimiz Akyaka Azman Nehrine birde videosu ile izleyin. Eminim ki seveceksiniz !


Yaklaşık yarım saat süren güzel bir turun ardından sahil boyunca uzanan ve yol boyunca yürüyerek denize girilebilen sığ bir koy bulduk. Çok kalabalıktı. Amacımız Marmaris'e gitmek olduğundan denize girmeyi düşünmedik.


Market, büfe ve bakkallar yoğun su talebini yetiştiremiyorlar ki kaç tane yere baktıysam soğuk su bulamadım. Artık bulduğumuz su ile idare ederek Marmaris'e doğru yola koyulduk.


Marmaris'e yaklaştıkça daha önce araştırarak notunu aldığım yaklaşık 25 tane oteli yolda giderken aramaya başladık. Bir kaç tane arayıp yer bulamayınca Marmaris içine girince sorarız diyerek yolumuza devam ettik. 


Marmaris yolu üzerinde tepeden manzarayı görmek için üstü kapalı bir platform kurmuşlar. Daha önce geldiğimde yoktu. Sanırım yakın zamanda yapılmış.


Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik derken Marmaris'e ulaştık. Listemde kalan diğer otelleri arayıp yer aradık fakat nafile. Her yer doluydu. Aracımı bir sokak arasına çekip araç navigasyonundan otel aramalarımıza devam ettik. Belki inanması zor ama sadece ben tam 77 tane otel ile telefonda görüşmüşüm. Eşim ise 20 küsür tane olmak üzere yaklaşık 100 tane otel aramışız (evet erinmedim saydım :) ). Yaklaşık 2.5 saat sonra neyse ki Hubiscus otelde yer bulduk. Tam yer bulduk diye sevinirken aracımı çalıştırınca tık diye kaldı. Navigasyondan otel bakarken aküyü bitirmişiz. Yardım sever bir kaç kişi ile aracı iterek çalışır hale getirdik ve otelin yolunu tuttuk. Günün yorgunluğunu atmak için kızımla havuza koştuk!


Genelde konaklamalara 100 TL veren birisi olarak 150 TL havuz dışında bir özelliği olmayan Hubiscus Garden Otel'e verdik. Aramalarımda ertesi gün için yer olduğunu söyleyen Hüner Apart tesadüf bir şekilde Hubiscus Otel ile yan yanaydı. Sabah havuzda bir süre eğlendikten sonra eşyalarımızı toplayarak yandaki Hüner Aparta geçtik ( Geceliği 80 TL)


Bugün ki gezilecek yerler listemizde Kız Kumu, Selimiye ve Turgutköy var. Öğle saatlerine doğru otelden ayrılarak yola koyulduk. İlk hedef Kız Kumu. Rotaya göre Marmaris sahilinden Turunç üzerinden de ulaşım varmış fakat biz Datça yolu üzerinden Orhaniye tabelasını takip ederek ulaştık Kız Kumuna.


Muhteşem! Aracımızı uygun bir yere park ederek daldık kız kumuna. Edindiğim bilgiye göre Kız kumu Dünya'da deniz üzerinde yürüyormuş hissi veren tek yermiş. Bende nasiplenmek için girdim denize.


Uzunluğu 600 metre genişliği 3 metre olan kumda efsaneye göre Kralın kızı bir balıkçıya aşık olur ve akşamları buraya gelip balıkçıya işaret vererek buluşurlarmış. Bunu duyan kral askerlerine kızını tutup balıkçının yakalanmasını emretmiş. Akşamın karanlığında ışık tutan askerler balıkçıyı yakalayacakları sıra kız denize doğru kaçmış. Kızın bastığı her yer birden kum olmuş ve balıkçıya doğru koşmuş. Askerler ateş ederken kız vurulmuş. Balıkçı kızı alıp gözden kaybolmuş. 


İlk seferi ben tek başıma yaptım. Sonra eşim ve kızım Defne ile 2.kez kız kumunu dolaştım. Defnecik üstüm pislenir diyerek sarıldı boynuma. Bende aldım omuzlarıma :)


Yeşil ile mavinin birleştiği kız kumunda ailece hatıramız olsun diye fotoğraf çekildik.


Buradaki gezimiz bittikten sonra aracımdan katlanır masa ve sandalye getirerek denizin içine kurduk. Gelirken yanımızda aldığımız yiyecekleri serin serin ve keyifle yeme fırsatımız oldu.


Karnımızı doyurduktan sonra toparlanıp yola koyulduk. Sabah saatlerinde aşırı kalabalık olan Kız Kumu akşam saatlerinde daha sakindi.


Biz kız kumunu çok sevdik. Etrafı tamamen görmek isteyenler için 4 Dakikalık bir video ile tanıtım yapayım. Buyrun...


Şimdiki rotamız Turgutköy. Yola çıktık ve ilk olarak Turgutköy şelalesi karşıladı bizleri. Ana yoldan çıkıp 2-3 Km sonra ulaştık şelaleye.


Ahşap bir köprü üzerinden geçerek, küçük bir patika yol üzerine kurulu olan şelale aynı zamanda yaz dizisi olan Hanım Köylü dizisinin de çekim yerlerinden.


Yaz sıcağındaki serinliği bize yetti. Olayı abartıp şelale içinde yüzenlerde vardı tabi. Burayı güzel anılarla bırakıp ana yola geri döndük. Turgutköy içine mi yoksa Selimiye'ye mi gidelim diye düşündük. Selimiye, Turgutköy'den daha cazip gelince yeniden düştük yollara.


Selimiye için Marmaris sınırları içinde dolaştığımız en sakin ve bakir yerdi diyebilirim. Sessiz ve kafa dinlemelik bir yer olması cezbetti bizleri.


Denizi çok temiz ve son zamanlarda duyduğumuz 'Yavaş Şehirler' (Citta Slow) kavramına uygun bir yerdi Selimiye. Sahil boyunca ailece yürüyüp buranın güzelliklerini keşfettik. 


Selimiye'de ne yapılır diye soracak olursanız; Bence gün boyu berrak denizinde vakit geçirilebilir.


Kızım Defne acıktığını söyleyince ev yemekleri yapan bir yer bulmak için dolaşmaya devam ettik.


Ev yemekleri bulduğumuz bir yerde de karnımızı doyurup kendimize geldik.


Kalabalıktan uğramak istemediğimiz Marmaris meydanına geldi sıra. Sahil yolunda aheste aheste yürürken eşime dedim: " Çek bakalım hatun bir Marmaris hatırası" diye.


Daha önce Marmaris'e 2 kere gelmiş olmama rağmen kalesine hiç uğramamıştım. Aslında burayı bana cazip kılan tesadüfen gördüğüm bir kaç taşlı dar sokaktı. Ne yapayım seviyorum böyle yerleri.


Yavaş yavaş yürüyerek çıktığımız kalenin girişi kişi başı 8 TL. Müze kartımız olduğu için herhangi bir ücret ödemeden içeri girdik.


Adamlar zamanında boşuna kaleyi buraya kurmamışlar. Baksanıza manzaranın güzelliğine... Kalenin solunda ve sağında 2 küçük müze var. Burada eski zamanlardan kalan ve denizden çıkartılan su testileri ile heykel ve kaplar var.


Bugün oldukça yorulduk ve otelimizin yolunu tuttuk. Erkenden uyuduk desem yeridir. Sıcakta baya ezilmişiz. Ertesi gün kızım Defneyle havuza son defa girdik. Hatta İngiliz olduğunu öğrendiğim bir ailenin küçük çocuğuyla eğlenceli vakit geçirip oyun oynadılar.


Dolu dolu geçen Marmaris maceramız bu kadar bu 2 günlük süre zarfı içinde Otel 230 TL, yakıt 80 TL ve Ivır zıvır yeme içme ve alışverişimiz 190 TL olmak üzere toplamda 500 TL harcamışız. Sonraki hedefimiz Datça. Bekle bizi Datçaaaaaaa :)

MARMARİS - AKYAKA - KIZ KUMU - SELİMİYE - TURGUT ŞELALESİ

0 yorum:

Yorum Gönder